İnşaat Sektörünün Sorunları (I) ; Vergilendirme İşlemleri

İnşaat sektörü, uzun yıllar ekonomimizde lokomotif olmuş, bugünde hala itici güç olduğu kabul edilerek özel önem verilmekte olan bir sektördür. Bu tespite ilişkin değerlendirmelerimi başka bir yazı konusu olmak üzere bir kenara bırakıyorum. Dolayısıyla sektörün lokomotif olma işlevinden faydalanmak amacıyla, ülkemiz baştan sona yeniden imar edilirken öncelikle hedefimizin ekonomide gelişmesini sağlayıp beraberinde de mimari faaliyetleri yürütmek olduğunu düşünmekteyiz.

Böylesine bir önem atfedilen inşaat sektörü, yeni yapılan vergi düzenlemeleri ile var olan ve çözüm bekleyen sorunlarını yeniden gündeme getirmiş bulunmaktadır.

Bizde çözüm bekleyen bu sorunları aktarıp dikkat çekmeye ve çözüm bulmaya çalışacağız. Bugün sektörün vergilendirilmesindeki sorunları, İzleyen günlerde ise, şantiyelerde motorin kullanılması ve teminat mektubu sorunlarını aktarmaya çalışacağız.

İnşaat sektörünün yapmış olduğu projeler genellikle aynı takvim yılı içinde başlayıp bitmediği için sadece ülkemize özel ayrı bir vergilendirme sistemi benimsenmiştir. Bu sistem kısaca; hak edişler üzerinde belli bir oranda vergi kesinti yapılarak, nihayi kâr zarar hesabının işin sonunda yapılması ve hak edişler üzerinden peşin ödenen vergi kesintilerinin de işin sonunda çıkan vergiden mahsup edilmesi şeklindedir. Burada dikkat edilmesi gereken asıl konu kesintilerin hak edişler üzerinden yani ciro üzerinden yapılıyor olması ve bunun kar üzerinden alınacak vergiden mahsup edilmek üzere kesilmesidir.

03.02.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinden yapılan tevkifat oranı %3’den %5’e çıkarılmıştır. Yani hak edişler üzerinden yapılacak vergi kesintisi 3’den 5’e çıkarılmıştır. Kabaca işin toplam bedelinden %5’i iş bitiminde çıkacak vergiden mahsup edilmek üzere her hak edişten kesilerek, işi yapanın adına vergi idaresine yatırılmaktadır. Yapılan kesintiden daha az bir kâr çıkar ya da tamamen zarar çıkarsa, bu takdirde hak edişler üzerinden yapılan tevkifat yapılacak vergi incelemesi sonucu iade edilmektedir.

Dünya da ve ülkemizde başta pandemi olmak üzere değişik etkiler ile ekonomik küçülmenin yaşanıldığı bir ortamda vergi artışı yapmak bize göre ekonomini önünü açmak değil tamamen kapatmak anlamına gelmektedir. Ekonomik küçülmenin yaşanıldığı bir ortamda özelliklede lokomotif olarak adlandırılan sektörde, vergi artışı yapmış olmak doğru bir yaklaşım olarak gözükmemektedir.

Ciro üzerinden %5 net kesinti projenin %25 kâr ile bitirilmesi anlamına gelir. Ancak %25 kâr oranında kesintinin tamamı nihai vergi olarak ödenebilmektedir. Yani aslında vergi kesintisi oranını %3’den %5’e çıkarmak demek sektörün karlılık oranını %15’ten %25’e çıkarmak demektir.

Yani sektörün minimum %25 kârlı olarak iş yapması öngörülerek böylesine bir düzenleme yapılmıştır. Sektör böyle bir ortamda %25 kâr ile çalışıyor veya çalışması öngörülüyor ise konuya ilişkin hiç sözümüz olamaz. Belkide çok daha yüksek kar marjı ile çalışıyor bizlerin haberi yok! Ya da enflasyonist bir ortamın başladığı zımnen kabul edilerek inşaat işlerinin %25 ve daha yüksek bir oranda kar ile yapılacağı düşünmeye başlanıldı bile!

Eğer %25 kâr ile çalışmayacak daha düşük kar oranı ile projeler yapılmaya devam edecek ise Maliye idaresinin peşin olarak almış olduğu bu kesintileri işin sonunda iade etmesi gerekecektir.

Ama nasıl?

Yıllarca devam etmiş projeyi vergi müfettişleri inceleyerek kâr veya zararın gerçek rakam olduğunu teyit edecekler arta kalan kesintinin ödenmesinin yapılması için rapor yazacaklar. Maliyenin para iade ederken gösterdiği titizlik ise hepimizin malumu. Bize göre maliye idaresinin bundan sonraki incelemelerinin büyük bir kısmını bu konu oluşturacaktır. Zaten projeler %25 ve altında bir karlılıkla yapıyor ve /veya yapılacak ise, maliye idaresi o halde daha sonra iade edeceğini bile bile şimdi kesinti yoluyla para topluyor demektir.

Aslında maliye bakanlığı bu işlem ile sektör üzerinden kamuya sıfır maliyetli finansman sağlamış oluyor. Bunun alternatif maliyeti ise inşaat sektörünün finansman yapısının derinden bozulması, projelerin yapılırken yıllar sonra alınmasının mümkün olabileceği kesintinin bir maliyet unsuru olarak değerlendirilmesi ve bunun sonucu olarakta, inşaat maliyetlerinin ve buna bağlı olarakta proje karlılıklarının daha yüksek olarak gerçekleşmesi değil midir? Yani şimdi sıfır maliyet olarak düşünülüp değerlendirilen kesintiler sonrasında kat ve kat olarak ekonomiye olumsuz olarak geri dönecektir.

Kısa süreli bütçe açıklarını kapatmak amacıyla uzun süreli sıkıntılar yaratmak ve yaşatmak, sonrasında da bu sorunların çözümü ile uğraşmak; bize göre kürekleri boşa çekmek anlamına geliyor.

Yorum Yapın